Hocamız Vladimer “atış yaparken antrenör olmayın” derdi. Eğitmeye çalışmak, direktifler vermek kolaydır ve çoğumuz bunu bilinçsizce yaparız. Fakat herhangi bir sporda en iyiyi yapmak için sadece ona odaklanmanız gerekir. Tek odak noktanız duruşunuz ve yayınız olmalıdır. Birileri bir şeyleri yanlış mı yapıyor, bu sizin umrunuzda olmamalı.
Bir başka sporu düşünün. Örneğin dövüş sanatlarında, kafanızın içerisinde fikirlerin dolaşmasına izin verirseniz dayak yersiniz.
Okçulukta bunun olmuyor olması sizi odaklanma durumundan bihaber olmaya itmemeli. Sürekli olarak kendinize dönük olmalı, ve kendinizi dış etkenlere karşı kapatmayı bilmelisiniz.
Korelilerin antreman alanında nasıl yürüdüklerini hiç gördünüz mü? Antremanlarda hiç konuşmadıklarını biliyor musunuz? Bunun sebebi bazı şeylerin önceliği olduğunu bilmeleridir. Eğer sahadaysanız tek yapmanız gereken kendimize odaklanmak ve okları hedefe atmaktır.
Kendinizi kasıyor, daha iyisini mi yapmak istiyorsunuz? Nefes nefese misiniz? Az once çok kötü bir atış mı yaptınız?
Eğer hatalarınızı telafi etmezseniz, bir sonraki de farklı olmayacaktır. İyi bir atış yapmak için, buna bilerek inanmanız gerektiğini bilmelisiniz. Rakibiniz positifken, siz negatif olursanız hiç bir şansınız olmaz.
Singapurlular’a verilen temel öğüt şudur: gevşe ve tadını çıkar ! Gevşemek ve üstesinden gelmek size kendinizi bir sonraki atışa hazırlama imkanı sunar.
Herkes hata yapar, fakat profesyoneller hatalarından öğrenirler ve tekrar etmezler. Bunu da düzenlerini değiştirerek, gevşeyerek, ÇOK ZORLAMAYARAK ve formlarına dönerek yaparlar.
Hocamız her zaman tutma kolumla iteklememi söylerdi. Doğrudan hedefe. O omzunu indir !
Kastettiği şey şuydu ki insanlar çoğu zaman tutma kolunun çekme koluna karşılık geldiği unutulur. Herkes kirişi çekip, itmeyi unutarak iskelet yapılarını dengesizleştirirler. Uygun denge sağlanmadığında yapılan bu atışla doğru sonuç almanız imkansızdır. Duruştan başlayarak, bütün aşamaları doğru şekilde yaptığınızdan emin olun.
Yapmanız gereken dengeyi kollarınızı hem çekerek hem de iterek sağlamaktır. Kuvvetlerin omuzlarınızın destek noktasında olması gerektiğini anlamanız gerekir. Bu denge sağlanmadıkça oluşacak ek kuvvetler kirişi bırakmanızla birlikte harekete geçerek dengenizi bozacaktır. Eğer bu dengeyi sağlamışsanız, yay okun arkasından hedefe doğru düşer parmaklarınızın arasında GÜÇ HARCAMADAN kalır.
Acele edip de bu süreci hızlandırmayın. Bunu sağlamak için yavaşlamayın da. Bu her şey yolunda olduğunda ve doğal bir ritimle gerçekleşir.
En iyiler bunu hep yaparlar. Siz de yapmalısınız. En iyi atletler her zaman zihinsel canlandırma yaparlar. Bunu yapmayan başka birisi aynı düzeye erişemez.
Şöyle ki; canlandırma hedefe ulaşmak için ne gerekiyorsa yapılacağı kararı ile başlar. Ardından en iyi performans için gereken boşluğu zihninizde yeniden düzenlersiniz. Bu performansınızın formunuzla bütünleşmesine yardımcı olur.
Yayınız yüksek performanslı bir makinedir, ancak siz öyle değilsiniz !
Yeterince çalıştığınızda bırakıp eve gitmeyi bilmeniz gerekir. Kaslarınız alarm vermeye başladığında, keyifsizseniz ya da açsanız, ok atmayı bırakın!
Pratik sadece doğru form ile pratik yapıyorsanız ve aynı formu defalarca sağlayabiliyorsanız faydalıdır.
Japon Kyuodo eğitmenleri bir günde çoğu zaman en fazla iki ok atarlar. Neden mi? Bunu düşünmeyi size bırakıyorum.
Okçuluk hazırlanmakla ilgilidir. Unutmayın ki, oku hedefe götüren inançtır. Dikkat dağınıklığı size yardımcı olmaz. Başkaları için endişe etmek kimseye fayda sağlamaz.
Ekipmanınız olması gereken düzende mi? Oklarınızı kontrol ettiniz mi? Çantanızda neler olduğunu biliyor musunuz? Yedek malzemeleriniz tamam mı? Yağmurluk, şapka, güneş kremi? Temel olarak kendinize okçuluğunuz ile alakalı herşeyi yönetmeye borçlusunuz. Sorumlu değilmiş gibi davranmayın.
Antremanlarınız yarışmalarda iyi sonuçlar almanızı sağlamalı. Bu nedenle tüm rekabetçi ortamlar için hazırlanın.
Zihinsel canlandırmayı kullanarak kendinizi rekabete hazırlayın.
Okçulukla ilgili neyiniz varsa kullanın. Yarış başladığında kendinizi eğittiğiniz zihin haliyle rekabete hazır olmanız gerekir. Biz bunun insanı duygusal olarak normalize ettiğine ve bu sayede tekniğini aksi durumlarda da aynen tekrar edebilmesini sağladığına inanıyoruz.
Bir dövüş sanatçısının yapmaya çalıştığı da budur: tekniğinizi ve bilginizi herhangi bir adrenalin atağı ya da kavga öncesi gerginlikten korunmak için kullanın.
Okçular bu gerginliği iyi bilmelidirler ve kendi kendilerini bölümlere ayırmalıdırlar. Böylece kendilerinin uygun form ve zihin halini başarmalarına yardımcı olurlar.
Bu sizi motive eden tek şey olmalı. Bir yerlerde okuduğuma gore atış ödüllerden etkilenmektedir. Hiçbir şey için atış yapın, ve düzgün atarsınız. İşin içerisine ödüller, para girdiğinde ise ufak bir farkla atarsınız. Ortada 1 liralık bir ödül bile olsa zihniniz buraya odaklanır.
Hayır!
Eğer atış yapıyorsanız, sadece kazanmak için atın. Kazanabileceğinize karar vermeniz gerekir. Eğer sonununcu olduysanız ya da kaybettiyseniz, yine de fark etmez, sizin yaklaşımınız kazanma odaklı olmak zorundadır.
Daha once değindiğimiz gibi, diğer tüm okçular kazanmak için ölüyorlar. Bir numara olmak istiyorlar. Siz bu açlığa sahip değilseniz, kazanma olasılığınız nedir ki? İkincilik için oynamayın. En iyi olmaya çalışın, kendiniz inanın!
Bir tek şeyle kafayı kırmayın. Büyük okçuluk için tek bir sır yoktur: okçuluk her şeyin bir kombinasyonudur.
İyi malzeme, iyi eğitim, iyi bir koç, iyi zihin, iyi şartlar.
İyi okçularla konuşun. Şunu farkedeceksiniz ki her biri farklı şeyler söyleyecekler. Neden? Çünkü birisi için çalışan bir şey sizing için çalışmayacaktır. Sizin bulmanız gereken en iyi şekilde hepsinin nasıl biraraya getirileceğidir. Bu eğlencenin bir parçasıdır. Yardıma mı ihtiyacınız var? Yaban Akademi sizi her zaman en doğru şekilde yönlendirir.